Sınai Mülkiyet Hakları 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na tabidir. “Sınai Mülkiyet”, genel tanımı ile bilişim teknolojilerinde, sanayi ve tarımda gerçekleşen buluşların, özgün çalışmaların, yeni tasarımların ilk uygulayıcıları adına; ticaret alanında üretilen ve satılan malların üzerlerindeki üreticisinin veya satıcının ayırt edilmesini sağlayacak işaretlerin sahipleri adına kayıt edilmesini ve böylece ilk uygulayıcıların ürünü üretme ve satma hakkına belirli bir süre sahip olmalarını sağlayan gayri maddi bir haktır.
Genel olarak Sınai Haklar şu şekilde sıralanabilir;
· Eser Sahibinin Hakları
· Patent
· Bağlantılı Haklar
· Faydalı Model
· Marka
· Endüstriyel Tasarım
· Coğrafi İşaretler
1) Sınai Hakların Özellikleri
· Sınai mülkiyet haklarının, fikri mülkiyet haklarından ayrıcı en büyük özelliği Fikri hakların tescil edilebileceği bir müessese bulunmamaktadır sanat eserinin kamuya sunulmasıyla beraber koruması başlamış olacaktır ancak sınai haklar kurulması için Ankara’da bulunan Türk Patent Enstitüsü’ne tescil yaptırılması gerekmektedir.
· Hakların koruması için belirli süreler öngörülmüştür. Sanat eserinin korunması 70 yıl, bir markanın korunması 10 yıl, patentin koruması ise 20 yıldır. Hakların sona ermesinin ardından sınai hak ve eserler topluma ait olacaktır.
· Haklar kişiye en geniş tasarruf yetkisini tanıyan mülkiyet hakkı niteliği taşırlar bu nedenle kişiler hak üzerinde hukuk işlem gerçekleştirebilmektedir. Alınır, satılır, devredilir, lisansla kiralanabilir. Haklarını korumak isteyenler maddi, manevi tazminat imkanlarına sahiptir.
· İzinsiz çoğalta ve kullanma tecavüzü haksız rekabet olarak sayılmış ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu haksız rekabet hükümlerine tabi tutulmuştur.
· Haklara itiraz yapılması ve Türk Marka ve Patent Kurumu kararlarının mahkemeye götürülmesi imkanı tanınmıştır.
· Fikri hakların korunması için sanatsal güzellik ve estetik özellikleri aranırken sınai hakların sanayide kullanılabilir olması yeterlidir.
· Fikri hakların kullanımında korumak için sanatçıların oluşturduğu çeşitli örgütler ( SESAM, MESAM gibi) tarafından çeşitli davalar açılabilirken, sınai hak sahibi hakkın korunmasını kendisi takip etmek zorundadır.
2) Sınai Mülkiyet Haklarından Doğan Uyuşmazlıklarda Açılacak Davalar
Sınai Mülkiyet Hukuku’ndan doğan uyuşmazlıklarda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca çeşitli davalar öngörülmüştür.
· Sınai mülkiyet hakkında yönelik tecavüz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zarar nedeniyle açılacak tazminat davaları,
· Markanın hükümsüzlüğüne, iptaline ilişkin ve coğrafi işaretin, geleneksel ürün adının hükümsüzlüğü kararlarının verilmesinden önce kurulmuş sözleşmeler uyarınca bedelin iadesine ilişkin davalar,
· Çalışanların yapmış olduğu tasarımın önemi tespit edilerek yaptıkları hak talebinin belirlenmesine ilişkin açılacak davalar,
· Patent hakkının devrinden doğan sorumluluk davaları ve tasarımın hükümsüzlüğü kararı verilmeden önce açılacak davalar,
· Kanuni tekel kapsamında devredilen haklar ile ilgili bedele ilişkin davalar,
· Devlete karşı gizli patent nedeniyle açılacak tazminat davaları,
· Zorunlu lisans bedelinin belirlenmesine, değişiklik yapılmasına ve talebine ilişkin davalar,
· Patent ve lisans iptali nedeniyle tazminat davaları,
· Patent sahibinin ağır ihmali ve kötüniyetli hareket etmesinden dolayı patentin hükümsüz kalması halinde zarar görenlerin açacağı tazminat davaları,
· Önalım hakkının kullanılmasına ilişkin davalar.
.Görüldüğü üzere yasa koyucu, sınai mülkiyet alanında kusur ve zarar koşulu gerektirmeyen davalara da olanak tanımıştır. Kanun uyarınca belirtilmiş davalar yukarıda sıralanmış olmakla birlikte sayılanlar ile sınırlı değildir Ancak, 1 Ocak 2019’dan tarihinden itibaren zorunlu arabuluculuk alternatifinin hukuk sistemimize girmesiyle sınai mülkiyetten kaynaklanan davalarda, dava açılmadan önce zorunlu arabulucuya gidilmesi zorunlu hale getirilmiştir.
3) Sınai Haklardan Doğan Davalarda Arabuluculuk Süreci
Dava açmak isteyen taraflar için Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilmiş olan ve konusu bir miktar paranın ödenmesini gerektiren tüm davalarda öncelikle arabulucuya gidilmesinin zorunlu olacağı kabul edilmiştir.
Hangi davaların, ticari dava olarak sayılacağı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 5/a maddesinde sayılmıştır. 5/a maddesinde fikri mülkiyet hukukuna göre çözüme kavuşturulacak davalara açıkça atıf yapılmamış olsa da TTK’nın 4/1(d) maddesine göre; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır” şeklinde ifadeye verilmiştir. Anlaşıldığı üzere TTK m.4/1, hükmüne göre 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda öngörülen davalar da ticari dava olarak kabul edilecektir. Yukarıda belirtilen davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya gidilmesi dava şartı sayılacak ve bu şartın yerine getirilmemesi sebebiyle mahkeme usulden ret kararı verecektir. Zorunlu arabuluculuk, 1 Ocak 2019’dan itibaren açılacak davalar için uygulanacak olup bu tarihten önce açılmış ve görülmekte olan davalarda uygulanmayacaktır.
Ticari dava olarak görülecek bu davalarda arabulucu yapılan başvuruyu, görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırılmakta ve bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta daha uzatabilmektedir.
Fikri mülkiyet haklarından doğan uyuşmazlıklarda öncelikli olarak arabulucuya başvurulmasının etkili ve olumlu sonuçlar vereceğini şimdiden söylemek mümkündür. Zira Türk Hukuk Sistemimizde davaların sonuçlanması uzun zaman almakta ve özellikle ticari hayatın işleyiş dinamiklerine zarar vermektedir.
NTN Arabuluculuk; hızlı, etkili ve tarafların rızası ile çözümlenebilecek bu türden ihtilafların neticelendirilmesi için tarafların Arabuluculuğa başvurmasını önemle tavsiye etmektedir.
Comments