top of page

Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk

Güncelleme tarihi: 15 Oca 2020


1. Giriş

7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun (“7155 sayılı Kanun”) 19 Aralık 2018 tarih ve 30360 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. 7155 sayılı Kanun’un ticari alacak ve tazminat davalarında arabuluculuğu bir dava şartı olarak düzenleyen hükümleri 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.



İşbu kanun uyarınca 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (“Türk Ticaret Kanunu”) ise 5/A maddesi eklenerek; “(1) Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.


(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” hükmü getirilmiştir.

Buna göre uyuşmazlık, konusu bakımından bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin olmalıdır.


Ayrıca zorunlu olarak arabuluculuğa başvurulması gereken uyuşmazlıklar iki ana başlıkta incelenecek olursa;


Türk Ticaret Kanunun 4’üncü maddesinde belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri,

Diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri şeklinde bir ayrım yapmak yerinde olacaktır.

Türk Ticaret Kanunu’nun 4’üncü Maddesinde Belirtilen Zorunlu Arabuluculuk Kapsamına Giren Ticari Davalar


Türk Ticaret Kanunu’nun anılan hükmü uyarıca; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın uyuşmazlık doğması halinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu olan uyuşmazlıklar aşağıdaki gibidir:


Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969’uncu maddelerinde öngörülen hususlardan doğan uyuşmazlıklar,

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203,

rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,

yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501,

kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519,

komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545,

ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554,

havale hakkındaki 555 ilâ 560,

saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde öngörülen hususlardan doğan uyuşmazlıklar,


Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen hususlardan doğan uyuşmazlıklar,

Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde öngörülen hususlardan doğan uyuşmazlıklar,


Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan uyuşmazlıklar.


Herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. Ancak; bu davalar herhangi işletmeyi ilgilendiriyorsa ticari dava sayılacağından, dava şartı arabuluculuk zorunlu hale gelecektir.


Bazı Diğer Kanunlarda Belirtilen Zorunlu Arabuluculuk Kapsamına Giren Ticari Davalar

Türk Ticaret Kanunu haricinde bazı diğer kanunlarda yer alan ticari davalar için de arabuluculuk faaliyeti dava şartı olarak zorunlu kılınmıştır. İşbu kapsama giren diğer kanunlarda belirtilen ticari davalara örnek olarak;


10 Mayıs 1969 tarih ve 13195 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları,

21 Haziran 2005 tarih ve 25852 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun ilgili hükümlerinden kaynaklanan davalar,

19 Haziran 1932 tarih ve 2128 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili hükümlerinde yer alan iflasa ilişkin davalar verilebilir.


2. Zorunlu Arabuluculuk Kapsamındaki Önemli Hususlar

(i) Başvuru Süreci

Aralarında konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlık çıkan tarafların, adliyelerde bulunan arabuluculuk bürolarına başvurması adalet komisyonu başkanlıklarına bildirilen liste üzerinden belirlenen arabulucunun atanması ile tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları ve arabulucunun görevlendirmeyi kabulü ile arabuluculuk süreci başlar.


Bunun yanında taraflar kendileri doğrudan bir arabulucuya veya bir arabuluculuk merkezine başvurarak da arabuluculuk sürecini başlatabileceklerdir.


İşbu başvuruları taraflar, arabulucuyu aralarında anlaşıp seçerek yapabileceği gibi, taraflardan birinin ve/veya vekilinin seçeceği bir arabulucunun diğer taraf tarafından kabulü ile de gerçekleştirmek mümkündür.


Taraflardan birinin seçimi üzerine diğer tarafın kabulü ya da tarafların anlaşarak bir arabulucu kararlaştırması yolu izlenirken; taraflar uyuşmazlıkta görev alacak arabulucuyu seçme hususunda serbesttirler.


Ancak; adliyelerdeki arabuluculuk bürolarına başvuru yapılacak ise; uyuşmazlığın çözümünde yetkili mahkemenin bulunduğu yer arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosunun kurulmadığı yerlerde ise adliyelerde işbu husus için görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne başvuru yapılmalıdır.


(ii) Arabuluculuk Süreci

Arabulucu, uyuşmazlığı görevlendirildiği tarihten itibaren 6 hafta içerisinde sonuçlandırmakla yükümlü olup bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla 2 hafta uzatılabilecektir.

Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilecektir.


Zorunlu arabuluculuk şartı, Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 12. Maddesi uyarınca; düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülen davalar hakkında uygulanmayacaktır. İşbu hükümden de anlaşılacağı üzere 01.01.2019 tarihinden önce açılmış olan ticari davalar bakımından dava şartı olan zorunlu arabuluculuk faaliyeti uygulanmayacaktır.



(iii) Arabuluculuk Faaliyetinin Sona Ermesi

Arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi;

Taraflara ulaşılamaması,

Taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması,

Tarafların anlaşamaması,

Tarafların anlaşması hâllerinde gerçekleşir ve arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği derhâl arabuluculuk bürosuna bildirilmelidir.

Davacının, bu zorunluluğa uymaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilecektir. Mahkeme tarafından yapılan ihtar, davacı tarafından gereği gibi yerine getirilmezse, mahkeme dava dilekçesini karşı tarafa tebliğe çıkarmaksızın davanın usulden reddine karar verebilecektir.


Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacaktır.


Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda, tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır.

Zorunlu arabuluculuk neticesinde anlaşmaya varılamaması halinde dava açılması gerekmektedir. Bu durumda arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin de mahkemeye sunulması gerekmektedir.


Sunulmadığı takdirde mahkeme tarafından davacı tarafa eksikliğin giderilmesi için bir haftalık kesin süre verilecektir ve eksiklik bu kesin süre içerisinde giderilmezse dava, dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmadan reddedilecektir.



3. Sonuç

01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunan 7155 sayılı Kanun’un ticari alacak ve tazminat davalarında arabuluculuğu dava şartı olarak düzenleyen hükümler getirilmesinin temel amacı; tarafların aralarındaki uyuşmazlığı yargılama aşamasına geçmeden önce arabuluculuk vasıtasıyla çözmesidir. Böylelikle, arabuluculuk sürecinde tarafların uyuşmazlığı hem daha ekonomik hem de daha hızlı şekilde çözmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, Arabuluculuk sürecinde gizlilik ilkesi uyarınca da; arabuluculuk faaliyeti süresince tarafların gizlilik ilkesine riayet etme zorunluluğu bulunduğundan, tarafların ticari itibarları bakımından da zorunlu arabuluculuk faaliyetinin yarar sağlayacağı düşünülmektedir.

45 görüntüleme
bottom of page